İçeriğinde başarısız olmanın nedenleri ve kurtulma yolları, tanıdık olduğumuz alışkanlık, mizaç, irade gibi kavramların açıklamaları, değiştirilip değiştirilemeyeceği, verimli çalışmanın yolları ve daha fazlasının bulunduğu,örneklerle açıklanmış,akıcı bir üslupla düşüncelerin aktarıldığı yükçe hafif, pahaca ağır kitaplardan..
Kısaca Gençlerle Başbaşa adeta bir “GENÇLİK MANİFESTOSU”. Mekanın cennet olsun Üstad. Senin de deyiminle karınca sabrıyla çalışmaya ve üretmeye devam edeceğiz. Kitapta unutmamak üzere altını çizdiğim satırları sizlerle de paylaşmak isterim.
Keyifli okumalar.

-Çalış, genç arkadaşım çalış!
Namerde muhtaç olmak, ölmekten beterdir.
-Gençliğini eğlenmekle geçiren,
ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.
-Mektep, bilgi imal eden bir fabrika halinde çalışmasın ve gençlerin yalnız zekaları üzerinde kalmasın, iradeleri üzerinde de dursun ve onların ruhi terbiyelerini yapsın. Çünkü insanın kıymet ve kuvveti, bilgisinin genişliğinde olmaktan çok, benliğine sahip ve iradesine hakim olabilmesinde; iyi huylarında ve ruhi terbiyesindedir.
-Saadet tamamıyla gönül işidir. Ve içimizdedir. Onu kendi içimizden başka bir yerde sanıp aramak ve saadeti sırf servet, iktidar ve şöhrette görmek çölde serabı su zannetmektir.
-Muvaffakiyetin ilk düşmanı tembelliktir. (Atalet)
-Tembellik = Gevşeklik, Hoppalık, Havailik, Züppelik, Uyuşuluk, Üşengeçlik, Tenseverlik, Keyfe Düşkünlük…
-Muvaffakiyetin diğer bir düşmanı da kötü arkadaştır.
-Kötü arkadaş bir gencin hayatında rastlayacağı en büyük bahtı karalıktır.
-Arkadaş olacağın kimsede arayacağın şart çalışkanlık, dürüstlük, ve iyilikseverlik olsun. Bu meziyetlerle bezenmiş olan bir insani diğer bütün iyi vasıflara haiz demektir.
-Muvaffakiyetin bir düşmanı da kötü örneklerdir.
-Karınca sabrı ile çalışmak….
-Namusluluk, insanı vicdanı ile başbaşa kaldığı zaman ona verecek utandırıcı hesabı olmamak demektir.
-Bütün düşmanlara karşı koyacak iki kuvvetli silahın var: İradeli olmak ve çalışmak. Şu halde mesele, iradeyi terbiye edip iyiliğin hizmetinde kullanmakta ve çalışmayı verimlendirmenin yolunu ve usülünü bilmektir.
-Muvaffakiyetin ilk şartı iradeli olmaktır.
-İnsan zekası ve bilgisiyle değil, ancak iradesi ile insandır.
-Muvaffak olmak ve yükselmek sırf gayretin meyvesidir, gayret ise iradenin ifadesidir.
-Saadet, gayret ve irademizin kuvvetiyle zapt edebileceğimiz bir kaledir.
-Hayatımızın planı şudur; gayret her gün biraz daha gayret… Yavaş da olsa daima iyiliğe ve kemâle doğru emin bir ilerleyiş.
-İnsiyak: İçgüdü İtiyat: Alışkanlık
-İnsiyakların başlangıcı doğuş, itiyatlarınki ise tekrarlanan hareketler serisinin ilk hareketidir.
-Şuurlu dediğimiz faaliyetler, şuurumuzun nurdan huzmesi (ışın demeti) altında akıl ölçeği ile iyice ölçüp tarttıktan sonra karar vererek yaptığımız hareketlerdir.
-Ahlaki iradeye sahip olmak, fiil ve hareketlerin en iyisini seçip icra etmek şeklinde beliren ruhi kuvvete sahip olmak demektir.
-Karakterli adam, prensip ve şahsiyet sahibi, düşünceli ve iradeli adam demektir.
-Fizyonomi: Yüz hatlarımızdan çıkan genel anlam.
-İlim ve terbiye huyları değiştirmez, sadece örter.
-Kötü hayali bir insandaki terbiye ve nezaket sırf bir ciladır. Ve cam üzerindeki boya gibidir. Satıhta (yüzey) kalır. Mayaya ve öze asla işlemez.
-Müktesip: Kazanılmış
-Mukavemet: Karşı Koyma, Direnç
-Muhassala: Bileşke
-Hasbi: Gönüllü
-İstidat: Yetenek
-Terbiye ve ahlakın tesir bakımından en feyizli çağı gençliktir.
-Fatalizm: Kaderci
-Say: Çalışma
-Anasır-ı Erba : Ateş, Su, Toprak, Hava.
-Anasır-ı Erba: Kan, Safra, Lenf, Sinir (Demevi, Safravi, Sevdavi, Asabi)
-Nice bedbaht görürsün ki ilk adımın kurbanıdır. O sebeple kötülük yolunun çamuruna basmamaya çalış. Ta ki sonra ayağını yıkamak zahmetine katlanmaya mecbur olmayasın.
-Unutmamalıdır ki, terbiyenin rolü düşmüşü kurtarmak ise, diğer bir rolü düşmemişi korumaktır.
-Benliğimizin kapısını ve penceresini açıp da şuursuzca içeri aldığımız uğursuz misafirleri, aklımızın ışığı ve irademizin rehberliği ile kapı dışarı edebiliriz. Karakter terbiyesinin gayesi budur. Bu terbiye, benliğimize musallat olan kötü huyları koparıp atma mücadelesidir.
-Allah sevgisinden uzak bir terbiye yalnız fayda ve menfaat düşüncesine dayanır. Fakat din terbiyesi hasbi, karşılıksız ve ulvidir. Bu terbiye insanı yükseltir, iyiliği ve adaleti, hiçbir menfaat düşüncesine saplanmadan, sevdirir.
-Tembellik ve parazitlik her türlü ahlaksızlığın anası; çalışkanlık da temiz bir muvaffakiyetin, yüksek ahlakın, ruh ve beden sağlığının temel şartı ve en feyizli kaynağıdır.
-Çalışmanın değeri, kemmiyetinde değil, keyfiyetinden ve verimindedir.
-Verimli çalışma şartı: Bedeb, Hissi, Akli.
-Çalışmayı ve sevmek ve içten arzu etmek. Severek çalışan insan yorulup yıpranmaz. Ne ceza ne mükafat kamçısı beklemez.
-Cemiyetlerimiz henüz rasyonel bir iş ve çalışma teşkilatı mevcut değildir. İşler rasyonel bir esasa, kuvvet ve kabiliyetine göre değil; tesadüfe ve çok kere hayat zaruretlerine göre dağılmaktadır.
-Tuttuğun mesleğin adamı ol. Fakat mesleğinin adamı olman için onu sevmen ve severek çalışman lazımdır.
-Gaye saadettir. Saadetin şartı ise, insanın kendi içi ile uyumlu yaşamasıdır. İçinle mesleğin uyumlu olsun.
-Descartes – İleri-Geri farkını akılcı ve izanla değil rasyonel ve metotlu çalışıp çalışmamaya dayandırmış. Aksi takdirde zaman ve kuvvet boşa gider.
MUVAFFAK OLMANIN KANUNLARI
-Çalışmak için gün ve saat bekleme.
-Vazifelerini ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi işi de kendine yeter.
-Odaklan.
-Yarıda bırakma. Yarıda kalan iş, başlanmamış demektir.
-Tüm ihtiyaçlarını yanından bulundur. Dikkatini dağıtma.
-Çalışmaya oturduğunda uyanık ol ve dikkat kesil. Bütün ruhi ve bedeni kuvvetinle kendini işine ver.
-Harpte zafer yılmayanındır. Sebat önünden güçlükler ve imkansız görünen mümkün olur.
-Parçala ve yen. Analitik çalış.
-Devamlı ve düzenli çalış.
-Bir iş üzerinde yorulursan dinlenmek için işini değiştir ve çalışma hızını yavaşlat. Fakat dinlenme bahanesiyle asla boş oturma.
-Çok düşün!
-Çalışmalarını vakitle ölçme. Çalışma neticesinde ne öğrendiğine bak!
-Fikri çalışmalar için aynı saatlerde devamlı ve tertipli bir surette iki-üç saat bile kafidir. (İbn-i Sina Kitabüş Şifa, her gün sabah namazından sonra kuşluk vaktine kadar çalışmış. İngiliz filozof Spencer günde iki saate çalışmış ve Fansız edip Emile Zola muvaffakiyetinin sırrı sorulduğunda her gün 3 saat çalışır ve yazarım demiş.)
-Sebat et, genç dostum, sebat et!
-Sakin ve metin ol. Sindire sindire çalış ve öğren.
-Gece yattığında günlük muhasebeni ve ertesi gününün planını yap.
-Her gün yüksek sesle 10-15 sayfa oku. Konuşma ve söz söyleme yeteneğindeki artar.
-Dikkat et! Sözlerin ve yazıların kısa, açık ve manalı olsun.
-Kişinin kıymeti dilinin altında ve kaleminin ucunda gizlidir. Onu söz ve yazı açığa vurur.
-Kimsenin arkasından konuşma. Bil ki arkadan konuşma korkaklığın en iğrenç şeklidir.
-Yalan söyleme! Yalan söyleyen, yakalanmak korkusu içinde yaşayan hırsız gibidir.
-Söz verirken iyi düşün!
-İmrenmek yükselmenin şartıdır. Kin ve kıskançlık ise iç ferahlığın, sağlık ve saadetin iki azgını düşmanıdır.
-Gençliğinde iyi arkadaş kazan. Yaşlılıkta kazanılan arkadaşlık sağlam olmaz. Zira paslı teneke lehim tutmaz.
-Hakikati ara ve sev!
-İyiliğe karşı iyilik adalet. İyiliğe karşı kötülük cinayettir. Kötülüğe karşı iyilik, ihsan ve atıfettir (karşılıksız iyilik). İnsanlığın en yüksek derecesidir.
-Sözlerin tatlı, tavırların zarif olsun.
-Kibirli olma, alçak gönüllü ol.
-Kendine bir fikir önderi bul. İsabetli bir fikirden aldığın ışık bütün ömrünce önünü aydınlatır.